Perşembe, Mart 27, 2025

Bakın! Korkmayın Bakın!

Gerçek yüzümüze bakın. Nasıl da güler yüzlüyüz öyle değil mi!
Hatta güler yüzlü olmak ne kelime! hepimiz sırıtık, hepimiz zayıf, cılız, çelimsiz’iz.

Dışımız kan ağlarken, deri ile maskelenirken bile içimiz ne şirin, ne güler yüzlü!

Duygusal olarak demiyorum tabi ama bakın fotoğraf’da da görüldüğü üzere sırıtığız hepimiz. Çok uzun zaman sonra bile bozulmadan kalan bir kemik ve diş yapısı bizlere bu anekdottan başka ne anlatıyor olabilir ki..

Atalarımızın mezarlarını açsak, atalarımız sanki bize gülüyorlarmış gibi gelmeyecek mi!.
Elbette sanki bize şöyle der gibi bakacaklar;
“Boş işlere koşturuyorsunuz hihihi” der gibi yada
“HaHa benim torun sen misin ” der gibi gelecek.

Görüldüğü üzere aslımız; biyolojik, fizyolojik ve uhrevi olarak sırıtık, yine görüldüğü üzere onlara gülmekte yakışmıyor değil hani! O zaman biz de aslımıza sahip çıkıp, onu bozmadan dişlerimizi gösterip; güler yüzümüzü kimseden esirgemeyip sert mizaçlı maskelerimizin altında kalmadan bir ömür geçirebiliriz. Bunu, içten geliyorsa yapabiliriz elbet. Gördüğünüz gibi içten de geliyor!

Öyle ya “herkes kendisi olsa sorun kalmaz” deriz ya hani! işte bunu dediğimiz zaman iskeletimiz aklımıza gelse, içimizin tebessüm etme gerektiğini hatırlar ve bütün isteklerden sıyrılıp mutlu olabiliriz.

Mutsuzluğumuza en büyük sebep yetinememedir, isteklerimize dur dememe halimizdir. Aslında sahip olduğumuz şeylerle mutlu yaratıklar olmamız gerekir. Bunu çürümeyen yanımız-iskeletimiz de söylüyor. Sakın inkar etmeyin! fotoğrafa bakın birdaha! işte o da mutlu. Bu yüzden, haydi içimizden geldiği gibi yapalım.

Bunu yapamazsak eğer, kaybettiğimiz aslımızla dışarıda kendimizi bulduğumuz o yer, aslında olmamamız gereken ve bizi haketmiş olan o mutsuz yere dönüşür. Mutsuz olduğumuzda bilmeliyiz ki içimiz güleç, benliğimiz cılız, düşüncelerimiz zayıf, isteklerimiz çok ve bunun sonucunda hiç bir isteğimizin olmaması bu arzusal çelişki yüzündendir.. En güzel keşif olan tamahkâr aslımızı koruyup kaybetmemek, bizi aslımıza ve bu nedenle mutluluğumuza götürür. Bu nedenle mutluluğun en büyük formulü tamahtır. Belki kabul etmesek bile tamahtır..

Her zaman olmasa da ara sıra benliğimize dönüp mutlu olabilsek umut dolup tebessüm etsek, belki o zaman olmamız gereken o mutlu yerde kendimizi memnun bulabiliriz. ve “neden haketmediğim yerdeyim” demekten vazgeçebiliriz. Çünkü hakettiğimiz yer, işte bakın fotoğrafa… böyledir! 🙂

Sema Semo
Sema Semo
Tam kapsamlı biyografim için buraya tıklayabilirsiniz.

Alakalı İçerikler

CEVAP VER
Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

Son İçerikler