Evinize hırsız alarm sistemi kurduğunuzu düşünün. Her kapıya yaklaşan da bu sistem çalışsaydı ne olurdu. Sanırım kısa bir süre içinde olsa hayatınız kabusa dönerdi. Panik ataklar geçiren kişiler tedavi edilmezler ise hayatları tamda böyle olur.
Genellikle ilk panik ataklar daha zordur. İlk geçirilen panik ataklar; duygusal, üzücü, kızgınlık yaratan bir olay sonrası ya da evde televizyon izlerken bile ortaya çıkabilir.
Çok korkutucu olan bu deneyim, genelde hastanelerin acilinde son bulur.
Doktorun sizde tespit edebildiğimiz bedensel bir hastalık yok demesi çok kafa karıştırır.
O zaman neydi bu? Yaşadıklarınızı uyduruyor musunuz? Kalbiniz yerinden çıkacak gibi atmamış mıydı?
Panik ataklar kişinin alarm sisteminin hassaslığının bozulması sonucu, aniden ve beklenmedik şekilde böbrek üstü bezlerinden adrenalin denen (vücudu tehlikeye karşı adapte etmekle görevli) hormonun kan dolaşımına karşıması sonucu oluşur.
Vücudumuzda tehlikelere karşı kurulmuş bir alarm sistemi vardır. Eğer tehlike altında kalırsanız bu sistem devreye girer. Kalbiniz hızlı atar, nefesiniz hızlanır, el ve ayaklarınızdan kan çekilir, büyük kaslara yönelir. Burada ki amaç vücudun savunma ve saldırı sistemini kuvvetlendirmektir.
Böylece beyini ilgilendiren (Psikiyatrik) bir durum bedensel belirtilere dönüşür.
Çoğu kişi bu durumla baş etmek için panik atağı tetikleyecek şeylerden uzak durmaya çalışır.
Yani yardım almadan önce nerdeyse her panik hastası aynı şeyi yapar: KAÇAR ve KAÇINIR.
Sistemin bozulması bir sorunken bu kaçmalar sorunu çok daha fazla artırır. Kişi kaçındıkça gördüğüm o ki daha şiddetli ataklar onu bekliyor hale gelir.
Önceleri riskli işlerden uzaklaşırlar hızlı araba sürmez, yağmurda dışarı çıkmaz, hastalık konusunu açılmasına izin vermez, sonra ya olursa başlar; ya asansörde bana bir şey olursa, ya metrodan hızlıca çıkamazsam, ya doktor tanıyı yanlış koyarsa, sonraları en iyisinin hiçbir şey yapmamak olduğunu keşfedenler çıkacaktır. Evde dışarı çıkmaz, yanında biri olmadan hiç uzaklaşmaz, bir sonrakilerde hastaneden hiç uzaklaşmamayı tercih edenlerdir.
Adım adım yükselir panik atağın etrafınızda kurduğu duvar.
Böyle Olmak Zorunda mıydı?
Panik bozukluğu tekrarlayan panik atakların olması ve bu atakların tekrarlayacağından yoğun bir korkunun olması ile karakterize tedavi edilebilir, bedensel belirtilerin olduğu bir beyin hastalığıdır.
Panik bozukluğunun iki tür tedavisi vardır: Psikoterapi ve ilaç tedavisi. İlaç tedavisi hızlıca etki eder (yaklaşık 3 hafta içinde tam etkisini gösteren ilaçlar ile) .Bu ilaçlar bağımlılık yapmaz, uyuşturucu değildir, beyine zarar vermez, uzun süreler bile kullanıldığında karaciğer ve böbrekleri olumsuz etkilemez. Psikoterapi etkisi geç başlasa da kalıcı düzelmelere yardımcı olabilir. Tedavide iki yönteminde uygun kişilerde kullanılması söz konusudur.
6000+ Abone Arasına Katılın!
Bültenimize Abone Olun, Birbirinden Güzel Yazıları Kaçırmayın!
Abone Olduğunuz için Teşekkür Ederiz.
Bir hata meydana geldi.