Çocukluğumuzda ne kadar yaratıcı olduğumuzu ve büyüdükçe merakımızı, sorgulamamızı, doğallığımızı ve yaşadığımız her şeye yeni ve farklı bir gözle bakmamızı sağlayan düşünce özgürlüğümüzü nasıl da kaybettiğimizi özellikle de ‘Anne’ olduktan sonra farkederek başladı bu yola baş koymam…
Doğuştan yaratıcı bir potansiyelle Dünya’ya gelen çocuklar, müthiş bir merak ve ilgiyle doğarlar. Özellikle de yakın dönem çocuklarda ( Folik asit bebeği diyorum ben kendilerine:)) , kundaklama, 40 ı çıkana kadar kapalı kalan göz gibi faktörlerden hiç birinin olmadığını ve hatta 1 haftalıkken fıldır fıldır bakan o çok sevimli meraklı gözlerle karşılaşırız.
Eyvah! 3 aylık bebeğim beni yönlendiriyor, sanki beni dinliyor ve cevaplıyor, bizi çok iyi tanıyor ve hatta bakın nasıl da dönüyor aman dikkat yanından ayrılmayın ! İşte tam olarak da böyle başlar yaratıcı potansiyelin geliştirilmek yerine çoğu zaman ‘iyi Niyetli 🙂 ‘ ebeveynler tarafından bastırılarak köreltilmesi…
Çizginin içini boya ile devam eden sürece aman etrafa dökme, duvarlara boya sürme, bulutlar pembe olamaz, saçmalama yenerek devam edilir… ve bum 🙂 gelemeden hoş gittin be yaratıcılık ve hatta hayal gücü:)
İlerleyen yazılarda anne karnındaki bebeğin yaratıcılığının geliştirmesine yer vereceğim…
Bebek odasından, seçtiğimiz renklere, ışıklandırmaya, seslere ve nesnelere kadar olan her şeyin bu süreçte ciddi katkısı vardır.
Erken evreden itibaren, sürekli ve düzenli olarak çocukla iletişim kurmak, oyunlar oynamak, dans etmek ve güzel müzikler dinletmek gibi bir çok etkileşimi çocukla birlikte yapmalıyız.
Yaratıcılığın ebeveynler tarafından teşvik edilmesi, çocukların meslek seçiminden yaşam tarzına kadar bir sürü beceri edinmesine yardımcı olacaktır. Erken yaşta teşvik edilen çocuklarda yüksek akademik ve mesleki başarı görüldüğü araştırmalarla ispatlanmıştır.
Anne, baba, diğer aile büyükleri ve öğretmenlerin çocuğun yaratıcılığını geliştirebilmek adına en uygun zaman özellikle ilk 7 yıldır.
Yaratıcılık sadece resim yapmak, müzik yapmak ya da tamir etmek değildir. Hiç kimsenin düşünemediği özgün bir fikrin ortaya atılması, yapılan bir işin farklı denenmemiş bir yolla denenmesi, bireysel yanıt ve ifadeyi kaplayan ( sürüden farklı düşünebilme) süreçlerdir.
Peki, ama bu yaratıcılık denen şey nasıl ölçülür? Ben nasıl anlarım çocuğumdaki potansiyeli?
Basitçe erken çocukluk döneminde; çocukların aklına gelen yeni fikirlerin niceliği, niteliği ve hayal gücüyle üretebilmenin ölçümüdür. Sürekli yapılan beyin fırtınası egzersizleri önem arz eder. Düşünebildiği kadar çok farklı düşüncelerini destekleyerek olgunlaşır. Bulutlar neden beyazdır? Aya uçabileceğini söyleyen bir çocuğun bu konu hakkında detaylı konuşması istendiğinde çok da keyifli ve yaratıcı düşünceler çıktığını göreceksiniz. Çok hareket, hoplama zıplama, yaramazlık, tableti süper kullanma gibi faktörler yaratıcılık ve zeka belirtisi değildir. Çocuğunuz sıkça, tuhaf sorula soruyor ve merak ediyorsa bunlar çocuğunuzun yaratıcı yeteceğinin birer göstergesi olarak işaret alınabilir.
- Problem çözmede temkinli ve becerikli
- Tek başına oynamaktan hoşlanan ve uzun süre kendi kendine eğlenebilen
- Resim , mimik ya da sözel olarak kendini ifade edebilen
- Sık olarak hayal kuran ve hayali olaylar arasında bağlantı kurabilen
- Başkalarından farklı giyinip farklı davranan
Çocuklar yaratıcılık özelliklerini taşırlar. Ve yaratıcılık denilen bu kavram sonradan geliştirilebilir…
Pablo Picasso’nun da dediği gibi ‘Her çocuk bir sanatçıdır. Sorun, büyüdüğümüzde nasıl sanatçı kalabildiğimizdir.’
** Torrence Yaratıcı Düşünme Testlerini uygulayan bir merkez bulup, burada şekil testini 4 yaşından itibaren, sözel testi de 6 yaşından itibaren yaptırabilirsiniz.
6000+ Abone Arasına Katılın!
Bültenimize Abone Olun, Birbirinden Güzel Yazıları Kaçırmayın!
Abone Olduğunuz için Teşekkür Ederiz.
Bir hata meydana geldi.
