“Ne Kadar Erken O Kadar Başarılı, Ne Kadar Hevesli O Kadar Mutlu”
Genç Yaşta Neden mi Girişimciliğe Atılmalı?
Eğer ki hayatınızın belli dönemlerinde kendi işinizi kurmayı bir sebepten düşündüyseniz, kesinlikle yalnız değilsiniz. Hayatın hızla evrilmesi, her yedi yılda bir yediye katlanarak bir çığ gibi değişmesi ve gelişmesi fikri sizi yormasın. Bu hıza yetişemeyeceğinizi asla düşünmeyin.
Her şey icat edildi, her şey pazarlandı, on binlerce insan başarılı bir şekilde benim hayalimi zaten gerçekleştiriyor, diye mi düşünüyorsunuz? Böyle düşünen on binler, yüzyıllardır böyle sandılar, peki hayat olduğu gibi mi kaldı yoksa bir hayal bir dünyayı değiştirmeye devam mı ediyor? “Teknoloji dünyasının sıradaki “iPhone’undan”, daha hızlı yemek sipariş teslimatını sağlayacak bir iş planına kadar, fırsatlar sonsuz.” Yazısını okumuştum bir blogger’ın.
Gerçek şu ki çoğu zaman mevcut konumunu bozmak istemiyor bünye. Gerek mevcut konumun en iyi olduğu inancından, gerekse değişimin sonucu kötü olur korkusundan… Öylece sabit kalıp kıpırdayamıyor insan. Güvenli limanını terk etmeye bir türlü cesaret edemiyor. Sadece düşünüyor, hareket etmeyi hep erteliyor. Oysa başlamak için türlü yol var. Gözümde risk almak diye gördüğüm şeyin küçük adımlarla da sakin hareketlerle de olabileceğini fark etim. Kontrollü bir ilerleyişinde mevcut olabileceğini denedim. Yanılmayı ve başarısız olmayı başarılı olabilmenin bir şartı olarak gördüm. Hangi dâhidiye nitelendirdiğimiz insan defalarca kez yanılmadı ki…Önemli olan sonunda başarmış olmak. İstikrarlı hayalin hakikat olduğuna inanmak. Yaşına inanmak, hatta belki ruhunla teslim olmak. Bir şeyleri başarmış girişimcileri diğerlerinden ayıran şey ise tahmin edebileceğiniz gibiaksiyon almaları, fikirlerini hayata geçirmek için yüzleştikleri zorluklardır. Evet önemli olan zorluklarla yüzleşmektir. Kusursuz bile olsa bir fikrin, uygulamaya konmadığı sürece hiçbir değeri yoktur. Mevcut durumu koruma meylimizden sıyrılmalısınız ve ilerlemekten korkmamalısınız. Aslında korkmanız gereken şey tam olarak hareketsiz kalmak olmalı. Çünkü yapmak, kelimelerden daha çok ses getirir. Girişimcilik yolculuğunuza ilk adımı atın. En büyük servet o ilk adımda saklıdır. Evet hayaliniz hiç şüphesiz kusursuzdur.
İyi bir şey yapmak için doğru zamanı, doğru hamleyi, doğru mekânı bekleriz çoğu zaman. Bununla ilgili Paul Richter’ın tam da yerinde bir sözünü iliştirmek isterim:
“İyi bir şey yapmak için sıra dışı şartların oluşmasını beklemeyin; sırdan durumları kullanmayı çalışın.”
Paul Richter
Peki, kendi işinizi kurmanız için en iyi zaman nedir? Yıllarca şirket deneyimi edindikten sonra mı? Ailenizi kurduktan sonra mı? 30 yaş klasiğinden sonra mı? Doğrusunu söylemek gerekirsene zaman böyle bir yola girişmeniz gerektiği hakkında bir altın kural yok. Ancak Fatih Sultan Mehmet’in 19 yaşında İstanbul’u fethetmesi misali kendi efsanenizi gerçekleştirerek bir efsane olabilirsiniz. Kendi işinizi hayatınızın erken bir evresinde kurmanın birçok avantajı olabilir. Zorluklarına ve kazanılmamış tecrübelerine rağmen bu avantajlar göz ardı edilmemelidir.
İşte erken yaşta kendi işinizi kurmayı düşünmeniz için size cesaret verecek nedenler:
– Erken Batır, Gençsin! Erken Bocala, Erken Başarısız Ol
Güne diğer insanlardan daha önce başlayanlar daha mutlu ve daha verimli olma eğilimi gösteriyorlar. Şimdi bunun konumuzla ne alakası var? Madem bu yola baş koyanlardansınız, erken batırmanın avantajları diye size cesaret yüklemeli sloganlar oluşturmak geldi içimden. İllaki bu yoldan geçenlerin hikâyelerine rastlamışsınızdır. Defalarca başarılı olmak için öncelikle başarısız olunması gerektiğini duymuşsunuzdur.Tabii ki büyük kazanımlar elde etmek için birçok kez başarısızlıkla karşılaşılması muhtemeldir, ancak doğru şekilde başarısız olmayı da öğrenmek gerekir. Nihayetinde başarısızlığı fırsata çevirmek gerekir.
Başarısızlıkların tekrarlanan belirli hatalı davranışların neticesinde meydana geldiğini dolayısıyla bunların tespit edilip çözülmesiyle başarısızlıkların aşılacağını unutmamak gerekir. İlk büyük başarısızlığınızdan sonra bir sonrakini atlatmanın daha kolay olacağını ve hatta başarının muhtemel olduğunu da unutmamak gerekir. Ve edinilmiş her başarısızlığın sizi yıldırmıyorsa daha da güçlendireceğinin farkında olmak sizi bir sonraki adıma taşıyacak bir diğer unsurdur. Tıpkı güne erken başlamak gibi hayata erken başlayanlar hayallerinin peşinde daha çok yol kat edenlerdir. Neticede daha verimli olma eğilimi gösteriyorlar. Başarısızlıklarınızla ne kadar erken yüzleşirseniz o kadar erken sıçrama hareketine girmiş olacağınızı unutmayın.
Daha Yolun Başındasın. Kaybedecek Çok Şeyin Yokken Kaybet
Çocukluğumuzda sorumluluklarımızın büyük kısmı ebeveynlerimize aittir. Gençlik yıllarında herkesin çok daha az sorumlulukları vardır. Yeni kurmuş olduğunuz bir aileniz yoktur, yalnızca kendi sorumluluğunuz vardır. Kim bilir kredi ödemiyorsunuzdur, belki de hala ailenizin sağlık sigortasından yararlanıyorsunuzdur.Henüz ailenizin yanından ayrılmadıysanız yaşam çok daha kolaydır. İşte bu yüzden yeni bir iş kurmak sizi birçok risk altına sokacaktır. Kişinin kendi işini kurması demek patron, personel ve işçi olması demektir. Paranızın ve finansman kaynaklarınızın dışında zamanınızın da %100’nü adıyor olacaksınız. Ama unutmamak gerekir ki kaybedecek bir şeyi olmayanlar için felaketlerin bir önemi yoktur. Kaybedecek bir şeyin yoksa büyürsün, özgünleşirsin. Şimdi kendinize sorun: “Kaybedecek neyim var?”
Son Vasiyetinizi Yazmak GerekirseBütün Servetinizi Hayal Gücünüze Bırakın
Gerçeği söylemek gerekirse zamanınızı para ile takas ederek alacağınız bir maaş ile hayatınız boyunca çok fazla mesafe kat edemeyebilirsiniz.Eğer doğru yapılırsa kurduğunuz işinizsahip olabileceğiniz en iyi uzun vadeli varlığınız olabilir. Gençlik yıllarınızda harcayanız birkaç kilit yıl, hayatınızın geri kalanına etki edecek pasif gelir kaynakları yaratmanızda anahtar rol oynayabilir. Zorlu olsa da uzun dönemli varlıklara sahip olmanız buna kesinlikle değecektir. Şevkinizi her daim taze tutun. Yinelemek gerekirse mümkün olduğunca erken başlamanız gerekir. Yol alabilmek ancak bununla mümkün.
Gerçek Dünyayı Deneyimlemek
İşinizi kurmak size gerçek dünya deneyimini kesinlikle yaşatacaktır. Kendi işinizi kurdunuz ve işinizin başına geçtiniz tamda istediğiniz gibi. Size ne yapmanız gerektiğini söyleyen bir hocanız veya müdürünüz olmayacak. İşinizin brandbuilding kısmı sizin sorumluluğunuzda şekil alacak.Kendi fikirlerinizle, marketing dediğimiz olay yani pazarlama planlarınızla, fonlama hedeflerinizle öne çıkmanız lazım. Bu da demek oluyor ki her hatanızdan kendiniz mükellef olacaksınız. Ancak bunlardan çıkaracağınız derslere, edineceğiniz tecrübelere bir değer biçilemez ve onları yalnızca deneyimleme yoluyla öğrenebilirsiniz. Bir işe başlamak için hiçbir zaman geç değildir. Size verilmiş bir hayatı şekillendirmek için yaş elbette bahane edilemez, edilmemeli de. Gençlik yıllarınız bunun için en uygun zamanlar olabilir.
Size bunları anlatırken kendi deneyimlerimden yola çıkarak anlatıyorum. Çünkü bende tıpkı sizin gibi hayali kendi işinin patronu olmak olan genç bir kadın girişimciyim. En büyük girişimim ise o ilk adımı atmaktı. Bir başka yazımda adım atarken kendi girişimimi gerçekleştirirken ne gibi zorluklarla karşılaştığımı, neleri tecrübe edindiğimi, nerede hata yaparken nerede başarılı olduğumu anlatmayı umut ediyorum.
Senden ilham alacak muhakkak birileri var yeryüzünde. Şimdi deneyimlerini ve tecrübelerini paylaşma zamanı. Sıfırdan başlamak ve girişimci olmak mekândan münezzeh olmak gibidir. Tecrübelerini birileri ile paylaşmıyorsan, birilerine örnek olmuyorsan asla tecrübelerinin lideri olamazsın.
6000+ Abone Arasına Katılın!
Bültenimize Abone Olun, Birbirinden Güzel Yazıları Kaçırmayın!
Abone Olduğunuz için Teşekkür Ederiz.
Bir hata meydana geldi.
O kadar güzel anlatmışsınız ki❤️ Özellikle bu yaşta gösterdiğiniz bu cesaret için size özellikle tebriklerimi iletiyorum 💐umarım başarılarınızın devamı gelir bizlere de örnek olursunuz yazınız herkese cesaret olaun🙏🏻
Çok güzel bir yazı olmuş kaleminize sağlık. Hayal kurup peşinden koşmadıktan sonra ne anlamı kalıyor insan olmanın? Öyle yetiştirilmişiz ki insan yaş aldıkça hayallerinden de o hızla uzaklaşıyor. Küçükken yıldızlara dokunabilen kalpler ‘büyüyüp adam olunca’ kafasını kaldırıp gökyüzüne bakmayı bile unutuyor.. Eğer insan isterse yıldızlar yakın, hayaller de gerçek olur. Bunu bizlere tekrar hatırlattığınız için teşekkür ederiz Berra Hanım. Sevgiyle kalın..