Kıskançlık Ne Zaman Hastalık Olur?

Kıskançlık denilince akla ilk gelen anlam; ilişkilerde geçerli olan, bir kişiyi kaybetme korkusuyla aklı kurcalayan, kişiyi rahatsız eden ruhsal düşünce ve olumsuz davranışlardır. Bir nevi, kontrol mekanizmasıdır.

Kıskançlığın bir diğer anlam boyutu ise, özgüven eksikliği yaşayan insanların, “bu sende var bende neden yok” mantığıyla düşünüp, normal arkadaşlıklarda bile sorun teşkil eden dürtülerdir.

Kıskançlık; insanın reddettikçe üstüne gelen bir histir. Kimi insanlar bu hisleri kontrol altında tutabilirken, kimileri bunları kamufle etmekte bir hayli zorlanabilmektedirler. Bu duygunun önüne geçemeyen kişi; anlaşılmadığını, istenilmeyen kişi olduğunu, sevilmediğini içten içe hissederken buna karşılık gergin davranışlar sergileyebilir, öfkesine imi zaman yenik düşebilir. Bu da problemlerin başladığı nokta demektir.

İlişkilerde az miktar kıskançlığın olması normal olarak karşılanırken, kıskançlığın boyutlarının mutsuzluk yaratacak kadar yoğun yaşanıyor olması sorun teşkil etmektedir. İlişkinizi yıpratmadığı sürece, partnerinizi bunaltmayacak sürece ufak miktarlarda duygu yoğunluğu kabul edilebilir. Burada önemli olan ilk nokta, ipin ucunu kaçırmıyor olmak ve duygu yoğunluğunun minimum seviyelerde olmasıdır. Bunların yanı sıra, aklımıza ilk gelen soru; kıskançlığın ne zaman hastalık olur?

Kıskançlık; davranışın ve iç deneyimler ile düşüncelerin beklenilenlerden önemli boyutlarda farklı biçim almasıdır. Bu durum, duygusal tepki biçimlerimize, davranışları kontrol etme biçimlerimize fazlaca etki gösterdiği zaman kıskançlık bir sorun olmaya başlar.

Mantıksız düşünce, inanılan ve kafada kurulan yanlış inançlar sanrı haline geldiklerinde kıskançlık sorun oluşturur. Kuşku, ihanete uğramışlık hissi, aşırı denetim, gizlice aldatıldığı hissiyle meşgul olma, kuruntuların her geçen gün artması, ihanete uğramışlık duygusunun sürekli aklı kurcalıyor olması kıskançlık boyutlarının normallik kavramından saparak, belirgin şekilde sorunu gözler önüne serer.

Kendine göre kanıtlar bulduğunu sanan, partnerini takip edip kontrol altına almaya çalışan, bunun için yoğun çaba sarf eden kişiler mutsuz bir ilişki yaşadıkları gibi önüne geçilmezse kişilik bozukluğu ya da öfke kontrolsüzlüğüne doğru devam eder..

Kıskançlık kimi zaman genetik olabilirken, kimi zaman da anne ve babadan öğrenilmiş davranışlar olarak karşımıza gelir ya da sonradan edinilir. Kişi, bu gibi sorunların kendisinde var olduğunu düşünüyorsa mutlaka bir uzman psikoloğa başvurarak tedaviye başlamalıdır. Çünkü bu duygular bir yerden sonra kontrol edilemeyen olumsuz davranışlar haline gelir, insana istenmedik şeyler yaptıran takıntılı dürtülere sebebiyet verir.