Ülkemizde maalesef ki kadın olmanın zorlukları saymakla bitmiyor. Her gün 10 kadından 5’i cinsel tacize veya şiddete maruz kalıyor. Aynı şekilde sektörde de kadının egemen olduğu bir iş hayatı, ataerkil bakış açısını zorluyor. Maalesef ki piyasada kadın olarak yöneticilik, şantiye şefliği gibi görevler sadece yüzde 13’lük dilimde. Oysaki genele baktığımızda mimarlık ve iç mimarlık fakültelerinde erkek sayısının yüzde 20’yi geçemediğini görüyoruz. Kadınlar meslek edindikten sonra şirketlerde büyümelerine, yükselmelerine ve daha fazla ücretle çalışmalarına engel olunduğu için alternatif mesleklere yöneliyorlar ya da birçoğu cinsel tacize veya şiddete uğradıkları için mesleği bırakmak zorunda kalıyor.
Bu sosyal sorun, eski çağlardan süregelen bir konu olup mimarlık mesleğinin erkek mesleği olarak kabul görülüp kadınların başka mesleğe yönelmesine sebep olmuştu. Aynı tekerrür günümüzde de devam ediyor.
İngiltere dergilerinden biri olan Building Design Magazine’ in başlattığı “ Ofislerde Kadın-Erkek Sayısı Eşit Olsun ” kampanyası da bu hassasiyetin başkahramanıydı.
Diğer ülkelerde başlatılan kadına yönelik savunumlar kendi ülkemizde de bilinçlenmeyi sağlamalı ve diğer ülkelerde olduğu gibi biz de aynı hassasiyeti ve oluşumları başlatmalıyız.
Erkek egemen bakış açısı sadece meslek için değil, tüm hayatımız için kurgulanmış önemli bir sorundur. Kadın olmak ülkemizde zorken iş hayatında daha da zorlaşıyor.
Umarım ülkemiz de diğer ülkeler gibi aynı hassasiyeti gösterir ve tüm kadınlar emeklerinin karşılığını alır.