Panik atak anında hasta tam bir felaket senaryosu oluşturur. Dünyanın en kötü şeyi kendi başına gelecekmiş gibi düşünür. Bu felaket senaryosunu değiştirebilirsek panik atağı da önleyebiliriz.
Kaygı (Anksiyete, endişe) tüm insanlar tarafından bilinen bir duygudur, örneğin sınava gireceğimiz zaman ya da aniden kötü bir haber aldığımızda yaşadığımız duygunun adının kaygı olduğunu hepimiz biliriz. Kaygı yaşamın bir parçasıdır o olmadan hayatta kalmak neredeyse imkansızdır. Ama kimi zaman kaygı düzeyimiz şiddetlendiğinde panik atak dediğimiz aşırı bir korku nöbeti yaşayabiliriz. Kişi atak sırasında bedensel tepkilerine (sersemlik hissi, boğulma hissi, kalp çarpıntısı, seyirmeler, bulanık görme vb.) odaklanıp bunları yanlış yorumlayarak kalp krizi, beyin kanaması, felç vb. ciddi bir sorun yaşadığını düşünür. Ya da kontrolü kaybettiğini ve çıldıracağı şeklinde felaketleştirme senaryoları oluşturur. Çoğu zaman panik atağı yeniden yaşama korkusu içine girer ve gün boyu atak geldiğinde ne yapacağına dair endişeli bir beklenti haline girer.
Her canlı tehlike anında tehlikeyi doğuran nesneden kaçmak ya da bu tehlikeye karşı savaşmak ister. Kaçma ya da savaşma tepkisi organizmayı olası tehlikeye karşı kendini koruması için uyarır. Beynin kaçma ya da savaşma tepkisini vermesi için ilk yapması gereken şey metabolizmayı hızlandırmak olacaktır bunu da salgıladığı adrenalin hormonu ile yapar.
Vücudumuzda artan adrenalin ve noradrenalin sayesinde metabolizmamız hızlanır ve yukarıda saydığımız belirtiler meydana gelir. Hızlı hızlı nefes alır, soğuk soğuk terler ve adeta kalbimiz yerinden çıkacakmış gibi çarpmaya başlar. Bu tepkilerin panik atak yaşayan kişi tarafından yanlış yorumlanması panik atağın bir kısır döngüye girmesine neden olur. Aslında kaçma- savaşma tepkisi bedenimizi dış tehditlere karşı bir savunma mekanizmasıdır. Bedensel belirtiler panik atak hastaları tarafından çoğu kez yanlış yorumlanmakta ve felaket senaryoları oluşmaktadır. Bazen de panik atak yaşayan kişi dış dünyadan bir tehdit olmadığı halde neden bedensel belirtilerim oluyor der. Ya da neden böyle hissediyorum acaba kontrolümü yitiriyorum, çıldırıyorum tarzında düşünmeye başlar ve yaşamış olduğu belirtiler panik atağın daha da fazla şiddetlenmesine neden olur.
Peki ortada bir neden yokken ciddi bir tehlike yokken neden bedenimiz bu tür belirtiler göstermektedir?
Kalp çarpıntısı, soluk alamıyor tarzda nefes alma, uyuşma, sersemlik hissi gibi belirtileri korku dışında birçok faktör de ortaya çıkarabilmektedir. Örneğin sabah uyanır uyanmaz birkaç bardak kahve içmişsek gün içinde kalp çarpıntısı yaşayabiliriz ya da soluk alırken doğru nefes tekniğini kullanmıyorsak çarpıntı yaşamamız gayet normal bir durum olacaktır. Gece rahat uyumamış olmamız sabah sersemlik, çarpıntı vb. yapmış olabilir. Kapalı alanlarda ki toz ya da kirli hava nefes almamızı güçleştirmiş olabilir.
Eğer biraz kaygılı isek otomatik olarak bedensel belirtilerimize odaklanacağız. Felaketleştirdiğimiz düşüncelerimiz yaşamış olduğumuz belki birkaç saniye sonra kendiliğinden geçecek ve zararsız bedenimizi koruyucu belirtilerin alevlenmesine neden olacaktır. Eğer biz panik atağı başlatan duyumların farkına varıp bunun bedenimizin bir savunma mekanizması olduğuna ve bizi koruduğuna (tıpkı öksürük gibi solunum yollarımızı temizleyen bir mekanizma) kesin bir şekilde inanırsak panik atak sonlanmış olacaktır.
Özetle duygu, düşünce ve davranışlarımızın birbiri ile etkileşim halinde olduğunu bilmeliyiz. Örneğin sınav öncesi yaşamış olduğumuz titreme, çarpıntı, sersemlik hissinin o an aklımızdan geçen kaygı verici düşüncelere karşı beynimizin bizi koruma mekanizması olduğunu bilirsek kaygımızı yönetebilmemiz daha kolay olacaktır.
Her olumlu duygumuzun bir ömrü olduğu gibi kaygı, hüzün gibi olumsuz duygularımızın da bir ömrü olduğunu unutmamalıyız. Tam da o anı kabullenmeyi ve değerlerimiz doğrultusunda kararlı bir şekilde yol almaya çalıştıkça mutluluğu elde edeceğimizi de unutmayalım.
6000+ Abone Arasına Katılın!
Bültenimize Abone Olun, Birbirinden Güzel Yazıları Kaçırmayın!
Abone Olduğunuz için Teşekkür Ederiz.
Bir hata meydana geldi.