Bir zamanlar ülkenin birinde bir TAŞ USTASI yaşarmış. TAŞ USTASI her sabah; daha hava aydınlanmadan yola çıkar, kocaman bir dağın eteklerine gidermiş. Dağda; kayaları kaza kaza taş çıkartır, sonra bu taşlardan süs eşyaları yapıp satarmış. Her gün aynı şeyleri yapan adam, hayatından hiç memnun değilmiş. Hep farklı bir insan olduğunun hayalini kurarmış.
Bir sabah erken uyanamayan TAŞ USTASI, hazırlanır hazırlanmaz dağın eteğine gitmiş ve başlamış kayaları kazmaya. Geç kalan adam çalışırken, kızgın güneş tepesine vuruyormuş. Daha fazla dayanamamış ve birden elindekileri bırakıp, haykırmış. ‘’Tanrım, keşke gökyüzündeki GÜNEŞ olabilseydim, onun gibi dünyayı ısıtabilseydim, ışığımla her yeri aydınlatabilseydim’’ demiş. Nasıl olduysa, birden gökyüzündeki GÜNEŞ oluvermiş. Bizim TAŞ USTASI mutlulukla gökyüzüne kurulmuş. Işığıyla dünyayı aydınlatıyor, sıcaklığıyla her şeyi ısıtıyormuş. Artık çok güçlüymüş.
Bir süre sonra, kocaman siyah bir BULUT güneşin önüne gelmiş. Hava kararmış, yeryüzü serinlemiş. Günler, günleri kovalamış. GÜNEŞ ne yaptıysa buluttan kurtulamamış ve başlamış yalvarmaya ‘’Tanrım, BULUT nasıl da özgür. GÜNEŞ’ten bile güçlü. Ne olurdu bir BULUT olsaydım, istediğim yerde durabilseydim. Gökyüzünde gezinebilseydim.’’ demiş. Duası gerçekleşmiş ve birden BULUT oluvermiş. Hemen GÜNEŞ’in önünde durmuş ve ışınlarının dünyaya ulaşmasını engellemiş. Canı sıkıldıkça gökyüzünde yer değiştiriyormuş. Bazen de kuvvetli yağmurlar yağdırıyormuş. Artık özgürmüş.
Kısa bir müddet sonra; güçlü bir RÜZGAR esmeye ve BULUT’u bir o tarafa bir bu tarafa sürüklemeye başlamış. Devasa BULUT parça parça olmuş, pamuk taneleri gibi gökyüzünü süslüyormuş. Artık ne yağmur yağdırabiliyor, ne de gölge verebiliyormuş. Ve BULUT başlamış yalvarmaya ‘’ Tanrım, RÜZGAR bulutları dağıtabilecek güçte, hem de istediği yere gidebilir. Ne olur ben RÜZGAR olayım’’ demiş. Tekrar duası kabul olmuş ve RÜZGAR olmuş. RÜZGAR, güçlü bir şekilde esmeye başlamış ve önüne gelen her şeyi dağıtmış. Fırtınalar kopmuş, hiç bir şey ona karşı koyamıyormuş.
Günler sonra halinden çok memnun olan RÜZGAR esmeye devam ederken, birden önüne bir DAĞ çıkıvermiş. Sert bir şekilde Dağ’a çarpmış ve orada kalmış. Ne kadar zorladıysa, başaramamış, DAĞ ona geçit vermemiş. Yeni bir gerçekle yüzleşen RÜZGAR ‘’Tanrım keşke ben bir dağ olsaydım, bunlar başıma gelmezdi, Dağ’dan daha güçlü hiçbir şey olamaz. GÜNEŞ, RÜZGAR ve BULUT ona hiçbir şey yapamaz.’’ demiş. Ve birden DAĞ oluvermiş. Mağrur bir şekilde yeryüzüne oturmuş. Evet, bu sefer gerçekten en güçlüymüş.
Bir gün, bizim heybetli Dağ’ın kulağına bir ses gelmiş. Sağa bakmış, sola bakmış. Bir de ne görsün. Bir TAŞ USTASI elindeki kazma, kürekle Dağ’ın eteklerini parçalara ayırıyormuş. Bağırmaya çalışmış olmamış, kaçmaya çalışmış başaramamış. İşte o sırada her şeyi anlamış. ‘’Tanrım ben ne yaptım, ben zaten güçlü ve özgürmüşüm. Lütfen son kez duamı kabul et. Ben yine TAŞ USTASI olayım’’ demiş. Son duası da kabul olmuş. Bizim TAŞ USTASI eski haline dönmüş. Hayatının sonuna kadar hiçbir şeyden şikayet etmemiş ve her gün TAŞ USTASI olduğu için şükretmiş.
Aynı TAŞ USTASI gibi bizler de kendi gücümüzü görmüyor, yapabileceklerimizi göz ardı ediyoruz. Biz başka birinin yerinde olmak isterken, birçok kişi de bizim yerimizde olmayı hayal ediyor.
Önemli olan; kendi özümüzdeki gücü küçümsemeyelim…
6000+ Abone Arasına Katılın!
Bültenimize Abone Olun, Birbirinden Güzel Yazıları Kaçırmayın!
Abone Olduğunuz için Teşekkür Ederiz.
Bir hata meydana geldi.