Bireyin kendisine ve başkalarına ilişkin algılarını dayandırdığı, duygu, düşünce ve davranışlarını içeren temel duruma, yaşam pozisyonu denilmektedir.
4 Yaşam Pozisyonu bulunmaktadır. İnsanın çevresiyle olan ilişkisinde kendisini ve çevresini iyi ya da kötü olarak algılamasına dayalı olarak bir pozisyon benimsemesi sonucunda yaşam pozisyonları ortaya çıkar (Berne, 1962, Akt; Özpolat vd., 2013).
Eric Berne tarafından oluşturulan Transaksiyonel Analiz (TA) kuramından çıkmış olan yaşam pozisyonları kavramı, bireyin kendisine ve başkalarına ilişkin duygu, düşünce ve davranışlarının sonucunda oluşan algılarını dayandırdığı psikolojik durumu ifade eder (Kayalar, 2002).
OK kavramı bireyin kendi potansiyeline inancını, kendisi ve çevresi hakkında olumlu algılarını temsil eden pozitif psikolojik özellikleri içeren bir yaşam kavramıdır (Özpolat vd., 2013).
TA’ya Göre Yaşam Pozisyonları Nelerdir?
-
Ben OK’im, Sen OK’sin
En temel hatlarıyla, “Ben OK’im, Sen OK’sin” yaşam pozisyonundaki kişiler gerçekçi olmasıdır. Soruna değil çözüme odaklı yani yapıcı, şefkatli, kendisiyle ve çevresiyle barışık, mutlu olmayı seçmiş ve huzuru yaşayabilen bireylerdir.
-
Ben OK’im, Sen OK Değilsin.
“Ben OK’im, Sen OK değilsin” yaşam pozisyonundaki kişiler ise kendilerini haksızlığa uğramış ve aldatılmış hissi oluşur. Başkalarını karşı savunucu bir tutum içerisindedirler. Hatalara karşı tahammülsüz, eleştirel, baskıcı ve sürekli öğütler veren bir durumdadırlar.
-
Ben OK değilim, Sen OK’sin.
Bir diğer yaşam pozisyonu olan “Ben OK değilim, Sen OK’sin” yaşam pozisyonundaki kişiler ise çoğunlukla kendilerini güçsüz algılarlar; çaresizlik ve suçluluk duygularını yoğun hisseder ve depresyon duygu durumu içindedirler. Bir sorunla karşılaştıklarında sorunla yüzleşmek ve çözmek yerine sorundan kaçma yolunu tercih etme olasılıkları yüksektir.
-
Ben OK değilim, Sen OK Değilsin.
“Ben OK değilim, Sen OK değilsin” yaşam pozisyonundaki kişilere bakıldığında yaşamına seyirci kalan, umursamaz, mutsuz kısacası birçok açıdan sağlıksız bir tablo çizdikleri görülmektedir.
Bireyin çocukluğunda bilinçli ya da bilinçsiz olarak verdiği kararları ile farkında olarak ya da olmayarak oluşturduğu bu yaşam pozisyonlarından “Ben OK’im, sen OK’sin” yaşam pozisyonudur. Yetişkin ego durumu geliştikçe bilinçli olarak seçilebilmektedir (Alisinaoğlu, 1995).
Bu durum yaşam pozisyonlarının bir yazgı olmadığı veya bir başka ifade ile bireyin yazgısını kendisinin yeniden yazarak değiştirip oluşturabileceği anlamına gelmektedir.
TA kuramı insanı olumlu olarak ele alan insancıl bir yaklaşımdır (Kayalar, 2002) ve insanın gerçekte değerli olduğu görüşünü savunur. (Akkoyun, 1993). TA’ ya göre herkesin düşünme kapasitesi vardır. İnsanlar kendilerinde ve çevrelerinde ne olduğunu anlayabilme potansiyeline sahiptir. Tüm sorunlar kişinin kendisi tarafından çözümlenebilir (Kayalar, 2002).
Transaksiyonel Analiz yaklaşımının temel felsefesi olan “İnsanlar Okeydir” düşüncesidir. Yani tüm insanlar ne yaparsa yapsın, kim olursa olsun değerlidir ve önemlidir bakış açısı bir kişinin davranışlarında hatalar olsa bile onun varlığının kabul edilebilir olduğunu vurgulamaktadır.
İnsanlar arasında farklılıklar vardır aynı zamanda da insan olarak herkes eşittir; bir kişinin davranışları beğenilmese bile onun varlığı kabul edilebilirdir. (Akkoyun 2001). Transaksiyonel Analiz yaklaşımının bu temel anlayışından yola çıkarak, insan olmak koşulsuzca kabul edilmek ve affedilmek için yeterlidir denilebilir.
Yaşam Pozisyonlarında Yetişkinlerle Arasındaki Bağ Nasıldır?
Yaşam pozisyonları ve yetişkin bağlanma stilleri arasında yapılan araştırmanın sonucuna göre. “Ben OK’im, Sen OK’sin” yaşam pozisyonu ile güvenli bağlanmanın ilişkili olduğu, “Ben OK’im, Sen OK değilsin” yaşam pozisyonu ile kayıtsız bağlanmanın ilişkili olduğu “Ben OK değilim, Sen OK değilsin” yaşam pozisyonu ile korkulu bağlanmanın ilişkili olduğu bulunmuştur. (Boholst, Boholst ve Mende, 2005).
Irkçılık üzerine yapılan bir araştırmada “Ben OK’im, Sen OK’sin” yaşam pozisyonunu benimseyen bireylerin daha hoşgörülü oldukları görülmüştür (Lerkkanen, 1994).
Klinik olarak değerlendirilen ve klinik olarak değerlendirilmeyen kişiler arasındaki farkın yaşam pozisyonlarına göre incelendiğinde araştırmanın sonucuna göre “OK değilim” yaşam pozisyonunun klinik olarak değerlendirilen kişilerde daha fazla olduğu bulunmuştur.
Ayrıca depresif bozukluğu olan hastalarda “Ben OK değilim, Sen OK’sin” yaşam pozisyondur. “Ben OK değilim, Sen OK değilsin” yaşam pozisyonuna ilişkin ifadeler sunma eğilimlerinin daha yüksek olduğu görülmüştür (Budiša vd., 2012).
Bireyin çocukluğunda kendini değerli ya da değersiz olarak algılaması, onun hayattaki yaşam pozisyonunu belirlemektedir (Dilmaç ve Ekşi, 2008). Birey, çocukluk yaşantıları ile ve ona verilen mesajlarla kendini ve diğer insanları konumlandırarak yaşam pozisyonlarını belirlemektedir.
Ebeveynler çocuklarına nasıl hissedecekleri, nasıl yaşayacakları, neleri yapacakları, hangi yaşam pozisyonunda olacaklarına dair sözel ve açık bir şekilde ifade ettikleridir. Ya da çocuğun farkında olması oldukça güç olan, kapalı mesajlar vermektedirler.
Anne ya da baba, çocuğuna herhangi bir sebepten dolayı farkında olarak veya olmayarak, sözel ya da sözel olmayan bir şekilde “Var olma” mesajını verebilir.
Çocuklarının, kendi kurallarına ve isteklerine göre davranmasını ve yaşamasını isteyen bir anne-baba yine çocuğuna “Kendi kendin olma” mesajını vermektedir. “Mükemmel ol, başkalarını hoşnut et, güçlü ol” gibi mesajlar da toplumuzda çok sık karşılaşılan mesajlardır.
Bireyin yaşam yazılımını yeniden oluşturması için ona verilmiş olan ve verilmeye devam eden mesajların farkına varması, mesajlardan arınık bir biçimde ve kendi isteğine göre davranması oldukça önemlidir.
Yaşam yazılımına ilişkin yeniden karar alarak kendine yeni bir yaşam pozisyonu oluşturan birey, kendisiyle ve yaşamla bütünleşmiş bir birey haline gelebilir (Gültekin ve Voltan-Acar, 2004).
Transaksiyonel Analiz Nasıl İşler?
Transaksiyonel analiz uygulaması kişilik, iletişim, gelişim, yaşam ve psikoterapi gibi geniş bir yelpaze üzerinde çalışmalar gerçekleştirir.
İnsanda üç farklı ego durumu bulunur. Eric Berne’ün insanın yapısını, kendisini ve diğer insanları anlaması için bu kuramı oluşturmuştur. Transaksiyonel analiz, her tür ilişkisel sorunları ele alır.
İletişim sırasında, konuşurken hangi benlik devredeyse, buna uygun transaksiyonun devreye girmesi gerekir. Transaksiyonel analize göre özerklik için gerekli olan farkındalık doğallık ve içtenlik becerilerinin gelişmesiyle paralellik gösteriyor. Transaksiyonel analiz hem bir psikoloji hem de iletişim teorisi alanında çalışmaları gerçekleştiriyor. Çocukluktan getirdiğimiz dinamiklerin farkına vararak dünü bugünden ayırabilir ve daha sağlıklı bir ruhsal yapıya sahip olabilirsiniz.
6000+ Abone Arasına Katılın!
Bültenimize Abone Olun, Birbirinden Güzel Yazıları Kaçırmayın!
Abone Olduğunuz için Teşekkür Ederiz.
Bir hata meydana geldi.
Yaşam pozisyonu tabirini siteniz sayesinde öğrendim. Gerçekten konulara farklı bakış açısı katarak çok güzel yazılar yazıyorsunuz. Sayenizde konulara farklı bakış açılarına sahip oluyorum. 🙂